Her sabah uyandığında, bugün başına ne geleceğini asla tahmin edemeyen bir varlık değil mi insan dediğin? Fikri bey için de tıpkı böyle bir gündü... Uyandığında, başına geleceklerden habersiz sıradan bir güne başladığına neredeyse emindi...
Sabah kahvaltısının ardından asla aksatmadığı ilaçlarını içti. Bu sene kendisi dışında gelişen sebeplerden iki kere yenilemek zorunda kaldığı numaralı gözlüğünü özenle sildi ve taktı. Artık yaz yavaştan bayrağı sonbahara devrederken tatlı esintili bir günde dışarıdaki işlerini halletmek için sakince evinden çıktı. Mahallede tanıdığı herkesle selamlaşıp sohbet etti... Durakta sakin sayılabilecek bir metrobüse denk gelince binmek için hamle yapma hatasında bulundu. Görünüşte her şey normaldi... Kader ağlarını örerken hep öyle olmaz mıydı?
Metrobüse orta kapıdan bindiğinde kocaman kulaklığıyla dünyayla bağlantısını koparmış, saçı başı dağılmış halde yerde oturan genç kız dikkatini çekse de buna fazla takılmadan ilerledi ve ayakta tutunacak yer bularak dışarıyı seyretmeye başladı. Yapacağı işleri kafasında planladığı sırada bir kadının "kızım oradan kalk. Çocuğun olmaz!" dediğini duydu. Yerdeki kıza söylediğini anladı tabii ama kızın onu anlayacağını ya da duyacağını düşünmedi. "Uçmuş o! Teyze" dedi başka biri... "Ayol yerde oturulur mu?" Diye ısrarcıydı kadın. Ön taraftan biri "sen ne karışıyorsun insanlara?" diye sitem etti. "Asıl sen ne karışıyorsun?" Diye karşılık veren kadına yanındakiler destek çıktı. Karşı taraftaki kadına da onun yanındakiler destek çıkınca bir anda ortalık savaş alanına döndü...
Metrobüs tam gaz yoluna giderken, ayaktaki insanlar ve galeyana gelip ayağa kalkan insanlardan oluşan kavga grupları bir o tarafa bir diğer tarafa yığılmaya başladı. Bu iki kavga meraklısı grubun tam ortasında kalan zavallı Fikri bey ne olduğunu bile anlamadan son bir hamleyle karşı grubun diğerlerinin üstüne atlamasıyla birden kendini onlarla beraber yerde buldu. Üstüne yığılmış insanların kalkmasını sabırla bekleyip ayağa kalktığında ise hiçbir şey görmediğini fark etti. "Eyvah gözlüğüm!" diye eğilip aramaya başladı...
Gençten bir çocuk amca gözlüğünü buldum diye uzattığında ise metrobüs bir sonraki durağına gelmiş, kavga edenler apar topar inmişti. Fikri bey, yamulmuş gözlüğünü takabildiği kadar düzgün takmaya çalışarak en azından yeniden görmenin verdiği bir rahatlamayla az sonraki durakta inmek için orta kapıya yürürken, yere düştüğünde tozlanan üstünü eliyle temizlemeye çalıştı. Az önce yaşanan kargaşanın neden olduğunu ve her şeyin bir anda nasıl bu kadar çabuk normale döndüğünü anlamaya çalışırken kendisinin farkında bile olmadığı büyük bir kavgaya neden olan o genç kızın hala aynı yerde oturmaya devam ettiğini gördüğünde sinirleri bozulmuş halde gülerek metrobüsten indi. Bütün planlarını değiştirip gözlükçüsünün yolunu tutan Fikri bey "abi sen bu gözlüklere ne yapıyorsun böyle?" Diyerek şaşıran genç adama bu olayın uzun süre bütün aile toplantılarında eğlenceli bir hikaye olarak anlatılacağından habersiz "Vallahi ben sadece metrobüse bindim, gerisi kaderin işi" diyerek gülümsedi...
İnstagram adreslerim:
Nisan/2024/İstanbul
Sevil Özdemir
Yorumlar
Yorum Gönder