"Vefa'dan geçer mi?" Diye sordu tıkış tıkış minibüse binerken "geçer abla" dedi genç şoför. Bir eliyle tutunacak yer buldu, diğer elini de daha önceden ayarladığı parayı cebinden çıkarmak için uzattı. Eldivenle parayı çıkarmak düşündüğünden daha zor oldu ama başardı ve şoföre uzatması için yanındaki kadına rica etti... Nasıl sorsam acaba? Diye düşünürken önündeki kadınların konuşması dikkatini çekti. Anladığı kadarıyla herkes oraya gidiyordu. Bir ben duymadım herhalde bu zamana kadar baksana kar kış demeden millet yollara dökülmüş. Neyse kimseye sormama gerek kalmadı şu kadınları takip etsem yeter diye sevindi. Minibüs tıka basa kadınlarla doluydu... Sanki kırk yıllık dost gibi aynı şeyleri konuşuyorlardı "bildiğin gibi değil, herkesin ne duaları kabul oldu! Çok kerametli, çok!" Allah Allah dedi bu kadar insan bilip gidiyorsa vardır bir hikmeti...
"Şu meşhur gazeteci var yaa... O bile burada ettiği dualarla hamile kalmış." Sanki kendi gelinini anlatıyormuş gibi gerinerek anlatan kadına gülmemek için kendini zor tuttu. Tam o sırada minibüs durdu. "Ayın Biri Kilisesi şu yolun sonundaki köşeyi dönünce hanımlar" dedi şoför ve "hadi Allah kabul etsin" diye içtenlikle gülümsedi. Bir anda herkes yarış düdüğü çalmış gibi hızlıca aşağı inmeye başladı... Minibüste kimse kalmayınca şoför korna çalarak yola devam etti. Kadınlar karınca sürüsü gibi etrafa dağılıp hızlıca yola koyuldular. Yollar buzluydu... Hafif hafif kar yağmaya başladı... Bir taraftan kadınları takip edip, bir taraftan da düşmemeye çalışıyordu. Arkadan gelip ona yetişen, kendisi yaşlarında bir kadın yanında yürümeye başladı, belli ki konuşmak istiyordu. "Bu ikinci gelişim, ilkinde kızım için geldim. Senesine evlendi şükür, şimdi oğlum için geldim sıra onda diye gülümsedi." "İşe yarıyor demek, ne güzel" dedi gülümsemeye çalışarak. "Yaramaz olur mu? Çok meşhurdur bu kilise, bak gör nasıl sıra vardır şimdi kapısında, kilit almayı unutma!" Diye hatırlattı. "Sahi sen niçin geldin arkadaşım, hayırdır?" Birden telaşlandı. "Hiçç! İş için, kocamın işi için diye geçiştirdi." Kadın, cevaptan tatmin olmadığını belli etmemeye çalışarak "Hadi inşallah tez vakitte olur" diyerek hızlanmaya başladı. Belli ki sıraya erken girmek istiyordu. Aman iyi gitsin, kimseyle konuşmak zorunda kalmak istemiyordu. Kendi derdi kendisine yeterdi... Hem nasıl anlatacaktı ki! Kızı için gelmişti. Bir not bırakarak, kocasını ve herkesi terk eden kızı için... "Beni aramayın!" Öyle yazıyordu bıraktığı notta... Kolaydı sanki! Tamam, kızım aramam demek... Her gün kahrolan annesini düşünmemişti demek bunu yazarken... Bunları düşünüp üzüntüsü alevlenirken yolun sonuna geldi. Daha köşeyi dönmeden sıranın sonunu gördü. Kuyruk kilisenin bahçesinden sokağa kadar taşmıştı... Kimseyle konuşmaya mecali yoktu. Usul usul dikkat çekmemeye çalışarak sıraya girdi... Kar hızını artırmıştı... Onun sıcak bir memlekette olmasını diledi eldivenli ellerini cebine sığdırmaya çalışırken. Ben onun yerine de üşürüm diye iç geçirdi...
Yorumlar
Yorum Gönder