Binanın dış kapısında durup evlerinin olduğu kata baktı. Sanki bir asır geçmişti bu eve gelmeyeli... Ailesi geçen sene giriş katta bir ev tutmuş ameliyat sürecini orada geçirmişti. Kapının açılma sesini duyup içeriye adım attığında sağ taraftaki aynaya gözü ilişti, bir yabancıya bakar gibiydi. "Korkma" dedi "geçti... İyisin..." Alabildiği kadar derin bir nefes aldı. Şükretti...
Biraz korkuyla yavaşça merdivene yöneldi, ilk katı rahat çıktığını görünce nefesini bırakarak bir ohh dedi içinden... Geçen sene elinde oksijen tüpüyle her adımda dinlenerek yarım saatte zor çıktığı o son dönemi hatırladı. Doktor donör bekleme sürecinde merdiven çıkmayı yasaklamış ailesi giriş kattaki evi o zaman tutmuştu. Bu kadar rahat hareket edebilmesine şaşırarak ikinci kata yöneldi. "Daha 34 yaşında kendine ne yaptın sen böyle?" demişti doktor babacan bir tavırla "hızlı yaşadım doktor bey" diye takılmıştı o haliyle... Yalan da değildi küçük yaştan beri sigara içerdi. İçki, gece hayatı, düzensiz geçen bir gençlik döneminden sonra önce koha teşhisi kondu, hayata karşı umursamaz tavrını bu hastalıkta da devam ettirince hızla ilerledi ve onu önce oksijen tüpüne sonra da akciğer nakil sürecine doğru sürükledi. İşin ciddiyetini kavradığında ise çok geç olduğunun farkındaydı...
Önce kendisini yalnızlığa mahkum etmek istedi. Tüm arkadaşlarından çevresinden uzaklaştı, sosyal medyayı bıraktı, aramalara dönmedi. Sadece ailesi vardı artık. Ve onlar da donör bulunması için dua ederken üzüntülerini ona belli etmemeye çalışıyorlardı... Sosyal medyasında hislerini bir alıntıyla paylaştı. "Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun." onu tanıyan ama hastalığını bilmeyen insanların aşk acısı çektiği için böyle yazdığını düşündüklerini çok sonra bir arkadaşından duyacaktı...
Kendisi ve ailesi zor bir dönemden geçti ama şanslıydı, donör beklenenden çok önce bulundu ve ameliyatı çok iyi geçti, nefes almanın önemini artık aldığı her nefeste biliyordu. Yeniden doğmuş gibiydi. Bu ikinci şansıydı ve bu sefer kolay harcamayacaktı... Kendisini iyi hissettiği bir gün sosyal medyasında hastanedeki fotoğraflarını paylaştı. Ameliyat olan diğer hastane arkadaşlarıyla alıştırma yaparken mutlu görünüyordu, eskisi gibi... Altına uzun bir yazı yazmıştı, neden insanlardan ve buradan uzak kaldığını, hastalık sürecini ve şimdi yeniden doğuşunu... Paylaşımın altındaki yorumları tek tek okudu, insanların iyi dileklerini okumak ruhuna iyi geldi... Eski enerjisinin yavaş yavaş geri geldiğini hissediyordu. Artık merdiven çıkabilirsin demişti doktoru, bugün bunu denemeye gelmişti.
Bir sene önce ölmemek için çıktığı bu eve yaşamak için dönüyordu. Üçüncü kata geldi, daire kapısının önünde annesi ve kardeşi gülerek onu bekliyorlardı "hoş geldin evine..." Annesi göz yaşlarını gizlemeye çalışırken o da takılıyordu "dur annecim daha yeni başlıyoruz, ne pişirdin bakalım oğluna?..." İçeri girip biraz dinlenmek için odasına geçtiğinde bir ürperti hissetti, cam açıktı. Gülümsedi, dokunmadı... Birdenbire halsiz hissederek kendisini yatağının üstüne zor attı. Merdivenler fazla geldi galiba diye düşündü. Doktor izin verdiğine göre sıkıntı olmaz diye telkin etmeye çalıştı ama kendisini git gide kötü hissediyordu... Ateşi çıkmış gibiydi. Nefesi daraldı, terlemeye başladı... Bir terslik olduğunu anladı ve ayağa kalktı. Kapıya ulaşmaya çalıştı. Elini uzattığında kapının kendisinden çok uzakta olduğunu fark etmesiyle gürültüyle yere yığıldı... Ertesi gün sosyal medyasında kardeşi tarafından cenazenin kalkacağı yeri ve saati yazan bir bildirim paylaşıldı. Akciğer naklini vücudu kabul etmemişti...
Not: Fotoğraf şahsıma aittir.
İnstagram adreslerim:
Şubat/2024/İstanbul
Sevil Özdemir
Yorumlar
Yorum Gönder