Ana içeriğe atla

Bir park güncesi

 

Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi… 
Sıralanmış teknelerin halat gıcırtısını, cıvıltılı kuş sesleri akort ediyor.
Kargaların kavgasını çığlık atan bir martı bölüyor.

Ağaçlar arası gezintiye çıkan serçeler, yerdeki köpeği teğet geçiyor.
Arka sokaktaki okul çocuklarıyla parktaki çocuklar ses çıkarma yarışında berabere kalıyor.
Banktaki genç çifte, teknesini temizleyen adamın su sesi serenat yapıyor.
Kim bilir kaçıncı seferine çıkan vapuru görür görmez sahildeki tekneler beşik dansına başlıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  
Yürüyüşe çıkan bastonlu amca, kendisinden beklenmeyen bir hızla vapurun fotoğrafını çekiyor.
Köprüden geçen araçların nereye varacağını kimse bilmiyor.
Bankta oturan kızın tepesindeki ağaçta konumlanan karga, ısrarla bağırıyor.
Belki de burası benim mekanım kalk başka yere git diyor.
Vapurun kendisi gitse sesi yadigar kalıyor…
Tembellikle sınanan köpek, yattığı yeri değiştirmek için hafifçe kımıldıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  
Denizden yayılan iyot kokusu herkesi sarhoş etmeye çalışıyor.
Teknelerin birinden gelen bardak şıngırtısı zihinleri çaya davet ediyor.
“Sürgün Reis” isimli teknenin sürgün yerini kimseler merak etmiyor…
Tek başına kanoyla gezen şu adam ve bankta oturan kız olmasa, sevgililer günüymüş gibi hissedilebilirdi bu parkta…
Ah! Yine güzel havalara aldanmış bir erik ağacı, ne var sanki biraz daha beklesen baharı?
Ağacın dibinde toplanan güvercinleri, akülü arabasıyla turlayan bir çocuk kornaya basarak dağıtıyor.
Tam bir bahar havası denebilirdi bu güne, eğer güneş yüzünü gizlemeseydi…  



Not: Fotoğraf şahsıma aittir.

İnstagram adreslerim: 

Sevil Özdemir


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kan bağı olmayan kız kardeşler...

Kız kardeş candır, kandır, dosttur...  Bir de kan bağı olmadan kardeş bildiklerin vardır. Onlarla öyle şeyler yaşar ve paylaşırsın ki fark etmeden aile olursun... Beraber büyürsün, öğrenirsin, dinlersin, akıl verirsin, sevinirsin, üzülürsün... Kimseyle paylaşmadıklarını paylaşır, kimseye anlatılmayanların seninle paylaşıldığını bilirsin. Zaman önce güvenmeyi, sonra güvenine en sadık kalanların kız kardeşler olduğunu öğretir... Sonsuz bir güvenle sırtını yaslarsın. Bilirsin ki kardeş candır, candan zarar gelmez... Sonra aile genişler, evlenip çoluk çocuğa karışılır... Görünce gözlerinin ışıldadığı, görmediğinde içini sızlatan yeğenler doğar, sevgiyle büyürler... Aile büyüdükçe paylaşımlar artar, bağlar derinleşir... Bir sıkıntın olsa bilirsin ki kimse yoksa onlar var. Bu duyguyu dünyalara değişmezsin... Çünkü, bu dünyanın en güven verici şeyidir... Onların karşına çıkması tesadüf değildir. Bunu hep bilirsin... Kız kardeşler kandır, candır, varlığına hep şükredilenlerdir... K...

Mahir Bey’in Kalemi

  Rahmetli Mahir bey, çok görgülü bir beyefendiydi. Bu şımarık çocuklar nasıl onun torunu olabilir? Hafsalam almıyor. Siyah kadife kutuyu açıp, görücüye çıkarır gibi beni gururla arkadaşlarına gösterirken, Japonya seyahatinde gördüğünü ve o an vurulduğunu anlatırdı. Herkesin hayran bakışları eşliğinde dolaşırdım odayı. Kimse elini uzatmaya cesaret edemez, uzaktan bakmakla yetinirlerdi. Hiç kıyamazdı bana Mahir bey, Allah'ın rahmeti üstüne olsun. Ahh ne günlerdi... İlk zamanlar evli değildi tabii, bayağı gençti. Belli ki bir sevdiği vardı. Beni mürekkebe batırır tam hevesle yazacakken, bir satır yazar, yazdığını beğenmez, buruşturup atardı kağıdı. Ne aşk mektupları yazdık beraber, helali hoş olsun. Çok beyefendi bir insandı. Bütün iş seyahatlerinde beni de yanında gezdirirdi. Uçakta, restoranda nerede aklına bir şey gelse hemen notlar alır, ben de o esnada etrafı seyrederdim. Çok yer gördüm sayesinde, çok... Uzak Doğu’dan b...

Kaybolan Manzara

  "Tadı yok sensiz geçen ne baharın, ne yazın Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın Sarıldım kadehlere, derman olur diyerek Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın..." Nesrin Sipahi'nin sesi, baba yadigarı gramofondaki plaktan tatlı tatlı etrafa yayılıyor. "Kalmadı tesellisi" diyor "Ne şarkının, ne sazın," balkona kurduğu çilingir sofrasında, mavi-beyaz çizgili pijaması ve beyaz atletiyle oturmuş, çok az görünen deniz manzarasına kadehini kaldırıyor, "Sarıldım kadehlere, derman olur diyerekkk..." İçindeki denizi dalga dalga coşturan şarkıya, tüm benliğiyle eşlik ediyor. Yazdan kalma o eylül akşamında, tatlı bir esinti kadehini yalayıp, kulağının arkasından süzülüyor. İçi ürperiyor. Karısı olsa "Üşüteceksin Hilmi Bey, üstüne bir şey giy!" diye söylenirdi. Ona karşılık verir gibi "Ne var sanki bu havada üşütecek. Mis gibi hava, miss," diyor. Kafasını kaldırıp yıldızlara bakıyor. Yıldızlar onu göz kırparak selamlıyor. Nered...