Evden sinirle çıkmış, kuru yapraklara tekme atarak, söylene söylene yürüyordu. Onu takip eden evin köpeği Arap'a, "Gelme peşimden. Git!" diye bağırdı. Hayvan kuyruğunu sallayarak durdu, bir anlam veremeden evin büyük oğluna baktı. Her zaman yaptığını yapıyor, evden kim çıkarsa onu güvenli tutmak için peşinden gidiyordu; okula, bakkala, kahveye... Bu asi oğlan niye bağırıyordu anlamadı. Çocuk, yerden uzun bir dal parçası aldı ve etrafa savura savura yürümeye devam etti. Arap, yolda duraklayıp başka şeylerle ilgileniyormuş numarasıyla, sahibinden birkaç metre geride durarak, peşinden gitti. Uçsuz bucaksız görünen tarlaların kenarından geçtiler. Mevsim sonbahara giderken, güneş tatlı tatlı ısıtıyordu. Tarladaki otlar, güneşin ışığıyla daha da sararmış, göz alıcı görünüyorlardı. O gün öğretmen hasta olduğu için okuldan erken saldılar diye sevinirken, her eve geldiğinde aynı şeyleri yaşamaktan bıkmıştı artık! İlk fırsatta çekip gidecekti o evden, o köyden, "O za...
Söz uçar, yazı kalır!