Mostar'a güneş yakışır düşüncesiyle Saraybosna'yı birinci gün gezer, ikinci gün Mostar'a geçeriz diye yaptığımız planı evdeki hesap çarşıya uymadı diyerek 3. güne çekiyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz. Çünkü, Mostar'ı yağmurlu havada gezmek haksızlık olurdu...
Yeşil ve mavinin her tonunu izleyerek, mükemmel bir yolculuk yapıyoruz... Saraybosna'dan Mostar'a geçmek gibi bir niyetiniz varsa ve de arabanız yoksa mutlaka otobüsle gidin derim, manzara nefis...
Mostar terminalinde işimizi garantiye alıp saat 18:00'e dönüş biletimizi alıyoruz. Terminal şehir merkezine yürüyüş mesafesinde, 10 dakika yürüyerek merkeze ulaşıyorsunuz... Şansımıza hava çok güzel...
İlk izlenimimiz ülkenin sahil kentine gelmişiz hissi oldu... Sakin, huzurlu, dağların arasında kurulmuş minik bir şehir... Şehrin içine yaklaşınca yine tanıdık gelen delik deşik binalarla karşılaşıyoruz ve tabii ki her yerde olduğu gibi şehitlikler...
Mostar terminalinde işimizi garantiye alıp saat 18:00'e dönüş biletimizi alıyoruz. Terminal şehir merkezine yürüyüş mesafesinde, 10 dakika yürüyerek merkeze ulaşıyorsunuz... Şansımıza hava çok güzel...
İlk izlenimimiz ülkenin sahil kentine gelmişiz hissi oldu... Sakin, huzurlu, dağların arasında kurulmuş minik bir şehir... Şehrin içine yaklaşınca yine tanıdık gelen delik deşik binalarla karşılaşıyoruz ve tabii ki her yerde olduğu gibi şehitlikler...
Sessiz sokaklarında yürürken terk edilmiş hissine kapıldığımız şehirde, biraz daha yürüyünce kalabalık sesinden merkeze yaklaştığımızı anlıyoruz... Yolun sonuna geldiğimizde muhteşem nehir Neretva bizi karşılıyor...
Demir köprünün üstünde yürürken, tanık olduğu onca acıya rağmen yıkıntılarından canlanan ve bunca gördüğü şeye bir de kafilelerce insan kalabalığı eklenen Mostar Köprüsü bizi karşılıyor...
1500'lü yıllardan beri ayakta kalmış bu güzelim köprü, iki yakayı ve halkı birleştiren barış simgesi olarak düşünülmüş ve kuşatma sırasında bu barış simgesi bilinçli şekilde yıkılmış...
1500'lü yıllardan beri ayakta kalmış bu güzelim köprü, iki yakayı ve halkı birleştiren barış simgesi olarak düşünülmüş ve kuşatma sırasında bu barış simgesi bilinçli şekilde yıkılmış...
Savaş bittikten sonra Dünya Bankası öncülüğünde, içlerinde Türkiye'nin de olduğu konsorsiyum tarafından inşası yeniden başlamış... 2004 yılında tekrar kullanıma açılan köprü, 2005 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmiş...
Oldum olası tarihi kalıntılara dokunmayı severim evet o arkeoloji müzelerinde dokunmayın yazısı benim gibiler yüzünden yazılmış olabilir. Köprüde de aynı tavrım devam etti... Uzun uzun köprünün eski (yıkılmayan) tarafındaki taş duvarlara yaslanıp mükemmel manzarayı seyrettik. Bol bol fotoğraf çekip, turist kafilelerine şov yapıp köprüden atlayan gençleri izledik...
O dönemde yapılabilecek en güzel yere yapılmış olduğunu düşündüğüm, bütün dikkatimi ve hayranlığımı kazanan meşhur olmayı sonuna kadar hak eden Mostar Köprüsü'ne dönüp dönüp baktım ve her uzaklaşmamızda fotoğrafını anılarıma ekledim...
Tekrar Mostar'ın sokaklarına dalıp sakin sakin yürüyüp fotoğraf çekerken, aslında gezilecek her yeri gezdiğimizi fark ediyoruz. Yaklaştığımız terminalde dönüş biletimizin saatini erkene çekip, Saraybosna'ya yine o muhteşem yollardan geçerek dönüyoruz...
Mostar; Küçük, sakin, güneşli, mütevazı, hüzünlü bir şehir olarak kalbime dokundu ve orada kaldı...
Bosna Hersek ile ilgili diğer yazılarım:
Oldum olası tarihi kalıntılara dokunmayı severim evet o arkeoloji müzelerinde dokunmayın yazısı benim gibiler yüzünden yazılmış olabilir. Köprüde de aynı tavrım devam etti... Uzun uzun köprünün eski (yıkılmayan) tarafındaki taş duvarlara yaslanıp mükemmel manzarayı seyrettik. Bol bol fotoğraf çekip, turist kafilelerine şov yapıp köprüden atlayan gençleri izledik...
Köprüden atlayan kişiye dikkat!
O dönemde yapılabilecek en güzel yere yapılmış olduğunu düşündüğüm, bütün dikkatimi ve hayranlığımı kazanan meşhur olmayı sonuna kadar hak eden Mostar Köprüsü'ne dönüp dönüp baktım ve her uzaklaşmamızda fotoğrafını anılarıma ekledim...
Mostar; Küçük, sakin, güneşli, mütevazı, hüzünlü bir şehir olarak kalbime dokundu ve orada kaldı...
Bosna Hersek ile ilgili diğer yazılarım:
Yorumlar
Yorum Gönder