Ana içeriğe atla

Başlangıç;

Her başlangıcın, söylenecek bir ilk sözü varmış gibi gelir... Sanki o söylenmeden yapılacak her şey eksikmiş gibi... Hıımm tam olmamış sanki der gibi...

Bu "Blog" başlangıcı için de bir şeyler söylemek gerek... Çevremdeki insanların, o kadar geziyorsun niye bunları yazmıyorsun söylemlerinden etkilenip, evet ya ben de bir şeyler yazsam fena olmaz aslında diyeli üç yıl olmuş. Üç yıldır fırsat bulup hiçbir şey yazmadığımı fark etmem ise epey zamanımı aldı :) Sonrasında da sadece yazılarımı değil çektiğim fotoğrafları da paylaşabilirim. Hayatın içinden her şey olabilir diye düşünerek ve eskisini o kadar da beğenmediğimi fark ederek yeni bir blog edinmem ve nihayet ilk sözü söylemem tam da şimdiye denk geldi.

Her şey niyet etmekle başlarmış ya... Benim niyetim gayet iyi :) Paylaştıklarım keyifle okunsun, güzelliklerle buluşmak nasip olsun. Bakalım zaman yolculuğunun bir yerinden, geriye dönüp baktığımda ne anılar biriktirmiş olarak bulacağım kendimi...

Hep güzel ve anlamlı başlangıçlarınız olsun...

Sevgiyle,

İnstagram adreslerim: 

Sevil Özdemir




Yorumlar

  1. hadi bakalım hayırlı olsun, tıklanması bol bir blog olsun :)

    YanıtlaSil
  2. oh sonunda, takipteyim;)

    YanıtlaSil
  3. Adsız2/25/2015

    Tebrik ediyorum, takipteyiz....

    YanıtlaSil
  4. Adsız2/25/2015

    Sevil hanim, ne hoş bir girizgah, hayirli olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bakanlar, hoş görür... Teşekkür ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kan bağı olmayan kız kardeşler...

Kız kardeş candır, kandır, dosttur...  Bir de kan bağı olmadan kardeş bildiklerin vardır. Onlarla öyle şeyler yaşar ve paylaşırsın ki fark etmeden aile olursun... Beraber büyürsün, öğrenirsin, dinlersin, akıl verirsin, sevinirsin, üzülürsün... Kimseyle paylaşmadıklarını paylaşır, kimseye anlatılmayanların seninle paylaşıldığını bilirsin. Zaman önce güvenmeyi, sonra güvenine en sadık kalanların kız kardeşler olduğunu öğretir... Sonsuz bir güvenle sırtını yaslarsın. Bilirsin ki kardeş candır, candan zarar gelmez... Sonra aile genişler, evlenip çoluk çocuğa karışılır... Görünce gözlerinin ışıldadığı, görmediğinde içini sızlatan yeğenler doğar, sevgiyle büyürler... Aile büyüdükçe paylaşımlar artar, bağlar derinleşir... Bir sıkıntın olsa bilirsin ki kimse yoksa onlar var. Bu duyguyu dünyalara değişmezsin... Çünkü, bu dünyanın en güven verici şeyidir... Onların karşına çıkması tesadüf değildir. Bunu hep bilirsin... Kız kardeşler kandır, candır, varlığına hep şükredilenlerdir... K...

Mahir Bey’in Kalemi

  Rahmetli Mahir bey, çok görgülü bir beyefendiydi. Bu şımarık çocuklar nasıl onun torunu olabilir? Hafsalam almıyor. Siyah kadife kutuyu açıp, görücüye çıkarır gibi beni gururla arkadaşlarına gösterirken, Japonya seyahatinde gördüğünü ve o an vurulduğunu anlatırdı. Herkesin hayran bakışları eşliğinde dolaşırdım odayı. Kimse elini uzatmaya cesaret edemez, uzaktan bakmakla yetinirlerdi. Hiç kıyamazdı bana Mahir bey, Allah'ın rahmeti üstüne olsun. Ahh ne günlerdi... İlk zamanlar evli değildi tabii, bayağı gençti. Belli ki bir sevdiği vardı. Beni mürekkebe batırır tam hevesle yazacakken, bir satır yazar, yazdığını beğenmez, buruşturup atardı kağıdı. Ne aşk mektupları yazdık beraber, helali hoş olsun. Çok beyefendi bir insandı. Bütün iş seyahatlerinde beni de yanında gezdirirdi. Uçakta, restoranda nerede aklına bir şey gelse hemen notlar alır, ben de o esnada etrafı seyrederdim. Çok yer gördüm sayesinde, çok... Uzak Doğu’dan b...

Kaybolan Manzara

  "Tadı yok sensiz geçen ne baharın, ne yazın Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın Sarıldım kadehlere, derman olur diyerek Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın..." Nesrin Sipahi'nin sesi, baba yadigarı gramofondaki plaktan tatlı tatlı etrafa yayılıyor. "Kalmadı tesellisi" diyor "Ne şarkının, ne sazın," balkona kurduğu çilingir sofrasında, mavi-beyaz çizgili pijaması ve beyaz atletiyle oturmuş, çok az görünen deniz manzarasına kadehini kaldırıyor, "Sarıldım kadehlere, derman olur diyerekkk..." İçindeki denizi dalga dalga coşturan şarkıya, tüm benliğiyle eşlik ediyor. Yazdan kalma o eylül akşamında, tatlı bir esinti kadehini yalayıp, kulağının arkasından süzülüyor. İçi ürperiyor. Karısı olsa "Üşüteceksin Hilmi Bey, üstüne bir şey giy!" diye söylenirdi. Ona karşılık verir gibi "Ne var sanki bu havada üşütecek. Mis gibi hava, miss," diyor. Kafasını kaldırıp yıldızlara bakıyor. Yıldızlar onu göz kırparak selamlıyor. Nered...