Ana içeriğe atla

87. Oscar Ödülleri'ne bir bakış...

Bu yıl 87'si düzenlenen Akademi Ödülleri'nde sona yaklaşırken heyecan sürüyor... 22 Şubat 2015'te sinema ve dizi oyuncusu Neil Patrick Harris'in sunumuyla gerçekleşecek olan gecede "The Grand Budapest Hotel" ve "Birdman" 9 adaylıkla törene damga vuracak gibi görünüyor. 8 adaylıkla "The Imitation Game" 6 adaylıkla "American Sniper" ve "Boyhood" 5 adaylıkla "The Theory Of Everything" "Foxcatcher" ve "Whiplash" ise pek geri kalacak gibi durmuyor.

Sinemaseverlerin törenle ilgili tahminleri vardır diye düşünüyorum. Ben, her sene tahminlerimi not olarak çıkarır ve törende karşılaştırırım. Bakalım bu yıl tahminlerimiz tutacak mı? Sırasıyla önemli kategorilere bir göz atalım…


EN İYİ FİLM

American Sniper
Birdman
Boyhood
The Grand Budapest Hotel
The Imitation Game
Selma
The Theory Of Everything
Whiplash

Oscar'ın önemli ayaklarından olan Ace Eddie, Goldon Globe, BAFTA gibi ödülleri kucaklayan "Boyhood" Akademi son anda bir sürpriz yapmazsa Oscar'ı da alacak gibi görünüyor. Boyhood benim de favorim. Daha sonra bir iki film arasında gidip gelsem de son olarak Boyhood diyorum. Bu kategoride izleyemediğim sadece "Selma" filmi var ve onunla ilgili Akademi'nin çok az aday göstererek genel bir haksızlığa uğradığı kanısı yaygın. Dağıtımının geç yapılması ve vizyona geç girerek çok fazla Akademi üyesine ulaşamaması, film için önemli bir kayıp olmuş…

Her sene Amerikan milliyetçiliği ile ilgili bir yapımı aday göstermeye alışkın olan Akademi, bu yıl da beklenildiği gibi "American Sniper"ı 6 dalda aday gösterdi. Gerçek hikayeden uyarlanan film, bana kalırsa Bradley Cooper'ın oyunculuğu, ses ve kurgunun dışında bu kategoriye girmemesi gereken sıradan bir film…

Ünlü matematik dehası Alan Turing'in hayat hikayesinin anlatıldığı "The Imitation Game" konusu ve oyunculukları iyi olmasına rağmen, film genel anlamda yüzeysel kalmış hissi uyandırdı…

Stephen Hawking'in hayatından kesitlerin anlatıldığı "The Theory of Everything" filminin her ne kadar uyarlama açısından başarılı olsa da, özellikle Eddie Redmayne'ın kusursuz oyunculuğuna rağmen en iyi film ödülünü hak edecek kadar iyi olmadığını düşünüyorum...

Gerek konusu, gerek oyunculuklar ve yönetmenin tarzıyla yılın en iyi filmlerinden olduğunu düşündüğüm "Birdman" bu listede olmayı hak eden filmlerden…

Sıradan bir konusu olmasına rağmen, oyunculuk ve yönetmenin başarıyla yarattığı gerilimle baştan sona heyecanla izlenen "Whiplash"ın en iyi film ödülünü alması zor görünse de yardımcı erkek rolündeki muhteşem oyunculuğuyla J.K Simmons'ın ödülü hak ettiğine inancım tam.

Bana göre dahi yönetmenlerden olan Wes Anderson'ın masalsı anlatım tarzı "The Grand Budapest Hotel"de de devam ediyor. Dahiyane çekimlerin hemen göze çarptığı film, en iyi film ödülünü alır mı bilmiyorum ama en iyi yönetmen ödülünü almasını umuyorum…

Richard Linklater'ın 12 yıllık süreçte çektiği farklı bir yapım olan "Boyhood" Oscar'ın en güçlü adaylarından biri olarak önümüze çıkıyor. Bir çocuğun ve ailesinin yıllar içindeki uğradığı değişimleri konu alan filmin çekimlerinde, yıllarca ara verip tekrar bir araya gelerek kaldıkları yerden devam eden, bütünsel oyunculuk sergileyen tüm ekibi tebrik etmek gerekiyor… Linklater, tarz olarak aynı ekiple uzun aralıklarla çekim yapmayı seven ve bu konuda çok da başarılı bir yönetmen olarak hafızalarımıza yer etmişti, Boyhood ile bu iyice pekişti. Gerçekten emek verilmiş ve çok da başarılı bir film olan Boyhood, başlarken de söylediğim gibi en iyi film ödülünü alacak gibi görünüyor.

EN İYİ YÖNETMEN

Alejandro G. Iñárritu, "Birdman"
Richard Linklater, "Boyhood"
Bennett Miller, "Foxcatcher"
Wes Anderson , "The Grand Budapest Hotel"
Morten Tyldum, "The Imitation Game"

Yönetmen adayları içerisinde daha önce adaylıkları olsa da, Oscar'ı alan olmamış. Hangisi kazanırsa kazansın, ilk Oscar sevincini yaşayacağı kesin…
"Boyhood" "Birdman" ve "The Grand Budapest Hotel" arasında geçeceğini tahmin ettiğim yarışın kazananı "Boyhood" olacakmış gibi görünse de benim gönlümden geçen, yönetmenin farkını gösterdiği "The Grand Budapest Hotel".

EN İYİ KADIN OYUNCU

Marion Cotillard, "Two Days, One Night"
Rosamund Pike, "Gone Girl" 
Felicity Jones , "The Theory of Everything"
Reese Witherspoon, "Wild"
Julianne Moore, "Still Alice"

Pek de sürprizi olmayan bir kategori gibi görünen En İyi Kadın Oyuncu ödülünü, bu yıl Altın Küre ve BAFTA ödüllerini de kazanan Julianne Moore alacak gibi görünüyor…

5 kere Oscar'a aday olan Moore'un Akademi'den ödülü bulunmuyor. Genel anlamda sevdiğim ve her rolün altından kalktığını düşündüğüm bir oyuncu olan Julianne Moore "Still Alice"deki performansı ile kesinlikle ödülü hak ediyor... "Gone Girl"deki performansını çok beğendiğim Rosamund Pike'ın da aşağı kalır yanı yok ama ben yine de çok fazla çekişme olmayacağı kanısındayım.

EN İYİ ERKEK OYUNCU

Steve Carell, "Foxcatcher"
Michael Keaton, "Birdman"
Bradley Cooper, "American Sniper"
Benedict Cumberbatch, "The Imitation Game"
Eddie Redmayne, "The Theory of Everything"

Altın Küre ve BAFTA ödüllerini de kazanan Eddie Redmayne, Oscar'ı da kucaklayacakmış gibi görünüyor. Her ne kadar Michael Keaton, "Birdman"da harika bir oyunculuk sergilese de benim gönlüm yine de Eddie Redmayne'dan yana... Bu kategoride kötü oynamış diyebileceğimiz kimse yok. Hepsi rolünü başarıyla canlandırıyor ama Eddie Redmayne sadece rolün hakkını vermiyor gerçekten Stephen Hawking'i izliyor hissi uyandırıyor... Genç oyuncu Oscar'ı en çok hak eden isimlerden biri diye düşünüyorum.

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU

Patricia Arquette, "Boyhood"
Emma Stone, "Birdman" 
Laura Dern, "Wild"
Meryl Streep, "Into the Woods"
Keira Knightley, "The Imitation Game"

İçlerinde 19.'cu Oscar adaylığını yaşayan, 3 Oscar'ı bulunan ve oyunculuğuna kimsenin olumsuz yorum yapamayacağı Meryl Streep olsa da bu sene Oscar'ı "Boyhood"daki rolüyle Patricia Arquette kazanacak gibi görünüyor.

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU

Robert Duvall, "The Judge"
Mark Ruffalo, "Foxcatcher"
Ethan Hawke, "Boyhood"
J.K. Simmons, "Whiplash"
Edward Norton, "Birdman"

Bu kategoride göze çarpan iki isim var ki bunlar; "Whiplash"ın katı müzik öğretmeni rolünde harikalar yaratan J.K. Simmons, diğeri ise "Birdman"daki çılgın oyuncu rolündeki üstün performansıyla Edward Norton... İkisinin de performansı göz dolduruyor. Edward Norton beni şimdiye kadar oyunculuk performansıyla hiç yanıltmadı ama J.K Simmons'ın filmdeki oyunculuğu Oscar'ı alması gerektiğini gösteriyor.

YABANCI DİLDE EN İYİ FİLM

Ida – Polonya
Leviathan – Rusya
Tangerines – Estonya
Timbuktu – Moritanya
Wild Tales – Arjantin

Altın Küre'yi de alan Rus yapımı Leviathan'ın kazanacağını düşünsem de sürprize açık bir kategori, kazanan her an değişebilir…

EN İYİ ORİJİNAL SENARYO

Birdman
Boyhood
Foxcatcher
The Grand Budapest Hotel
Nightcrawler

İşin içine Orijinallik giriyorsa kesinlikle "The Grand Budapest Hotel" ya da "Birdman" ikilisinden biri olmalı diye düşünüyorum... Diğer adaylıklarından ödül alamayan hangisi olursa umarım bu ödülü o kazanır.

EN İYİ UYARLAMA SENARYO

American Sniper
The Imitation Game
Inherent Vice
The Theory of Everything 
Whiplash

Diğer kategorilerde ödül alamazsa Akademi bu listede "American Sniper"a ödül verebilir... Her an sürpriz olabilir diye düşünüyorum ama yine de benim gönlüm bu kategoride "The Imitation Game"den yana.

EN İYİ ANİMASYON

Big Hero 6
Song of the Sea
The Boxtrolls
The Tale of the Princess Kaguya 
How to Train Your Dragon 2

"How to Train Your Dragon 2" ve "Big Hero 6" arasında çekişmeli geçeceğe benzeyen kategoride Altın Küre'yi "How to Train Your Dragon 2"nin aldığını düşünürsek, Oscar'ı da alma olasılığı yüksek görünüyor.

EN İYİ GÖRSEL EFEKT

Captain America: The Winter Soldier
Dawn of the Planet of the Apes
Guardians of the Galaxy
Interstellar
X-Men: Days of Future Past

Görsel Efekt listesinde en güçlü aday "Interstellar" gibi görünüyor ama her an aradan başka bir aday sürpriz yapabilecekmiş gibi düşünmekte fayda var. Ayrıca her biri görsel efekt anlamında başarılı yapımlar olduğundan, hangisi kazanırsa kazansın haksızlık olmaz diye düşünüyorum.

EN İYİ KOSTÜM TASARIMI

The Grand Budapest Hotel
Inherent Vice
Into the Woods
Maleficent
Mr. Turner

"The Grand Budapest Hotel" ve "Into the Woods" arasında geçeceği düşünülen bu yarışı arada bir sürpriz çıkmazsa bu iki filmden hangisinin kazanacağını 22 Şubat gecesi hep birlikte göreceğiz.

Oscar'a günler kala bakalım tahminlerimizin ne kadarı tutacak?.. Herkese şimdiden iyi seyirler diliyorum.



İnstagram adreslerim: 

Sevil Özdemir             


                                                             
                                                                                               

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kan bağı olmayan kız kardeşler...

Kız kardeş candır, kandır, dosttur...  Bir de kan bağı olmadan kardeş bildiklerin vardır. Onlarla öyle şeyler yaşar ve paylaşırsın ki fark etmeden aile olursun... Beraber büyürsün, öğrenirsin, dinlersin, akıl verirsin, sevinirsin, üzülürsün... Kimseyle paylaşmadıklarını paylaşır, kimseye anlatılmayanların seninle paylaşıldığını bilirsin. Zaman önce güvenmeyi, sonra güvenine en sadık kalanların kız kardeşler olduğunu öğretir... Sonsuz bir güvenle sırtını yaslarsın. Bilirsin ki kardeş candır, candan zarar gelmez... Sonra aile genişler, evlenip çoluk çocuğa karışılır... Görünce gözlerinin ışıldadığı, görmediğinde içini sızlatan yeğenler doğar, sevgiyle büyürler... Aile büyüdükçe paylaşımlar artar, bağlar derinleşir... Bir sıkıntın olsa bilirsin ki kimse yoksa onlar var. Bu duyguyu dünyalara değişmezsin... Çünkü, bu dünyanın en güven verici şeyidir... Onların karşına çıkması tesadüf değildir. Bunu hep bilirsin... Kız kardeşler kandır, candır, varlığına hep şükredilenlerdir... K...

"Ömrüm" bir Cem Karaca öyküsü...

"Bazı şeyler eskimez. Eskiyenlerin yanında yepyeni durur. Süslü püslü yalan yanında çırılçıplak gerçeğin ta kendisidir bazı insanlar. Bkz. Cem Karaca" yazmış sevenlerinden biri Youtube' daki şarkılarından birinin yorum kısmına...  Ne güzel bir tespit diye düşündüm ilk okuduğumda... Bir sanatçıya söylenebilecek en güzel sözler değil mi sizce de? Cem Karaca'yı oldum olası sevmişimdir. Duruşunu, hakkında söylenen onca söze rağmen bildiğini yapmaktan vazgeçmeyişini, sanatını, dünyanın değiştiği gibi kendisinin de değişebilmesini tabi ki en çok yorumculuğunu...  Burada Cem Karaca'yı anlatmaya kalksam buna bilgim yetmez, benim bahsedeceğim bu hafta sonu izlediğim bir gösteri hakkında...  Doğumundan ölümüne dek, eserlerinden örneklerle hayatının konu alındığı "Bir Cem Karaca Öyküsü" olarak tanımlanan "Ömrüm" isimli tek kişilik müzikli gösteri... Oyuncu ve Müzisyen Renan Bilek 'in müzikteki ustam dediği Cem Karaca ’yla çalıştığı dönemdeki anı...

İçimdeki Yaz

  Zamanda yapacağı yolculuktan habersiz, elindeki kitabı dikkatle inceliyor ve "En az on beş sene olmuştur," diye tahmin yürütüyor. Okuduğunu pek hatırlayamıyor ama belli ki onun kitabı, hep yaptığı gibi ilk sayfasına tarih atıp bir de not yazmış. İşte tam düşündüğü gibi, on beş sene öncesinin tarihi. Üniversiteye hazırlandığı sene. "Peruş'un hediyesi" diye de not düşmüş. Hafif bir esintiyle irkilip, yan sandalyedeki şala uzanıyor, burnuna gelen melisa kokusuyla mest olurken bakışlarını balkonun en ucundaki büyük, yeşil saksının içinde, narin bir genç kız gibi süzülen melisaya çevirip "Ahh! Melisa, sakın kokunu sadece rüzgara bırakma," diye tembihliyor ve havada kalan ferahlatıcı kokuyu içine çekiyor. Şalın yumuşak sıcaklığına sarınıp, bir yandan kahvesini yudumlarken karıştırdığı kitabın içinde bir fotoğraf buluyor. Üç kişi var fotoğrafta, ikisinin yüzü kalemle karalanmış. "Kıskanç Serap" diye azarlıyor on beş sene önceki hâlini. Fotoğraftak...