Tarih
boyunca hırslarına yenik düşmüş hükümdarlar, yöneticiler, askerler,
hizmetçiler... Her kesimden bir şekilde hırsına yenilip, hayatının hatasını
yapanlar... Gerek tarih kitaplarından gerek ekranlardan gerek ise o kadar
egzantrik olmasa da yaşadığımız çevreden tanık olduklarımız yanında, yaşanmış
hikayeler dinlediğimiz de olmuştur... Hadi itiraf edin. Bazıları için aman o
da amma safmış, hiç öyle yapılır mı? Ben olsam kesin böyle yapardım, diye
söylendiğiniz de olmuştur...
Özellikle
söz konusu iktidarsa, göze alın(a)mayacak şey yok gibi algılamama neden olan
çok şey gördüm ve duydum... Dolayısıyla hırs ve hırslı insanlar beni her zaman
korkutmuştur. Tuttuğunu koparmak ve azim bunların dışında tabii ama hırstan
gözü dönmüş insanlardan uzak durmak önceliklerim arasındadır diyebilirim.
Tiyatro
tarihinde, hırs üzerine yazılmış en iyi oyunlardan biri çoğunuzun izlemese de
okumasa da bir şekilde hakkında bir şeyler duyduğu "Macbeth"tir. William
Shakespeare'in yüzyıllar önce yazdığı ki, Shakespeare'in bütün oyunlarının
güncelliğini korumasının en büyük nedeni; önemli insani değerleri ele aldığı ve
bu özelliklerin asırlar geçse de değişmemesinden kaynaklandığını düşünmüşümdür
hep... "Macbeth"te bu oyunlarından biri...
"Macbeth"
yani Glamis Beyi, krala karşı gerçekleştirilen bir ayaklanmayı bastırıp evine dönerken, yolda geleceği gören cadılara rastlar ve onların "geleceğin kralı
olacaksın" kehanetlerinin etkisinde kalarak karısı Leydi Macbeth'in de
dolduruşlarına gelip, içindeki hırsın açığa çıkmasıyla cinayet de dahil kral
olmak için her şeyi yapar...
Shakespeare'in
tüm dünyada en çok sahnelenen oyunlarından biri olarak, neredeyse her sezon hatta bir kaç farklı tiyatrodan izlemek durumunda kaldığımız oyunlardan biri
olma özelliğini de hep korumuştur Macbeth...
Benim gibi bir tiyatro aşığı da olsanız diyaloglarını ezbere bildiğiniz
bazı oyunları defalarca ve özellikle de benzer sahnelenme teknikleriyle izlemekten
sıkılabiliyorsunuz... Bu nedenle "Macbeth/İki Kişilik Kabus"u ilk duyduğumda
yine mi Macbeth dediğimi itiraf etmeliyim. Ama yorumlarına çok güvendiğim
arkadaşlarımdan mutlaka izlemelisin! Cümlesini duyduğumda oyunu izlemek için
meraklandığım da bir o kadar doğru...
Bunu
daha önce de yazmıştım, yine tekrarlıyorum. Shakespeare oyunları klasik sergilenmeli,
bu ne biçim Shakespeare oyunu, adamın kemiklerini sızlatmışlar diye düşünen gruptan
değilim. Tam tersine özünü kaybetmediği, bütünlüğünü bozmadığı sürece,
alabildiğine farklı yorumlanmalı, aynılıktan kaçınmalı diye düşünüyorum
(yaşasaydı kendisi de hala bıraktığım gibisiniz, yüzyıllardır sizin için bir
şeyler değişmedi mi? derdi diye düşünmüyor da değilim) Bu nedenle Tiyatro
Bereze'nin "Macbeth/ İki Kişilik Kabus" oyunu, seyirciyi girdiği anda
bambaşka bir atmosfere çeken ve oyun bitene kadar başka bir dünyada tutan çok
başarılı bir çalışma olmuş...
Oyunu
başarılı bir şekilde uyarlayan ve aynı sahneyi paylaşan Elif Temuçin ve Erkan
Uyanıksoy'u hayal güçleri ve yaratıcı zekaları için ne kadar kutlasam az diye
düşünüyor, izlediğim en değişik ve eğlenceli Macbeth için gönülden tebrik
ediyorum...
Doğu
Akal'ın başarılı yönetimi ve Elif Temuçin ile Erkan Uyanıksoy'un müthiş performansıyla birlikte, bildiğinizin çok ötesinde bir "Macbeth" görmek için bu
oyunu mutlaka izleyin, izlettirin diyorum...
Hırstan
gözü dönmüş insanların sizden ve hayatınızdan uzak olması dileğiyle...
Yazıyı serbestiyet.com'dan okumak için;
Yazıyı serbestiyet.com'dan okumak için;
Yorumlar
Yorum Gönder