Filmin konusuna gelirsek; bir kuyruklu yıldız (Everest Dağı büyüklüğünde) hızla dünyaya yaklaşmaktadır. Hesaplamalara göre 6 ay sonra gezegeni yok edecek bir çarpışma gerçekleşecektir. Kuyruklu yıldızı keşfeden doktora öğrencisi Kate Dibiasky ve onun hocası Dr. Randall Mindy, insanlığı yaklaşmakta olan tehlikeye karşı uyarmak için hayatlarının mücadelesine girerler ve bu hiç kolay olmayacaktır... Buraya kadar her şey normal gibi... Beyaz Saray'a giden ve ikinci gün anca görüşebildikleri Başkan ve ekibinin 'Bugüne kadar kaç kez dünyanın sonu geliyor toplantısı yaptık biliyor musunuz? Bu konuyu oturup biraz düşünelim' cevabıyla karşılaşıp ciddiye alınmadıklarında tek çarenin basın olduğunu düşünüp kendilerini medyanın acımasız çarkları arasında bulan ikili, sosyal medyanın da devreye girmesiyle Post-Truth kavramını dibine kadar yaşayan bir dünyaya merhaba der...
Filmde fazlasıyla gönderme, hiciv, bilim kurgu, dram, komedi mevcut. "Üzgünüm ama her şey, her zaman, esprili, neşeli veya hoş olmak zorunda değil. Bazen birbirimizle doğrudan konuşabilmeliyiz. Bazı şeyler duyulmalı." Dr. Mindy'nin her şeyle dalga geçen TV programındaki isyanı gibi... Peki siz bu bilim insanlarının yerinde olsanız ne yapardınız? Belki de, Dr. Mindy'nin ona arkasını dönüp giden arkadaşına 'başka şansım mı var sanki?' serzenişine, arkadaşının; 'insanın her zaman bir seçeneği vardır. Bazen doğru olanı seçmek gerekir.' diye verdiği cevabı düşünebiliriz...
Kuyruklu yıldızın, dünyayı tehdit eden problemlerinin yerine seçilmiş bir metafor olarak kullanıldığı, başrolünde aynı zamanda çevre aktivisti Leonardo Dicaprio'nun yer aldığı filmimiz, insanları, yaklaşan tehlikeye karşı uyarmaya çalışan ve ciddiye alınmayan iki bilim insanından çok daha fazlasını vadediyor...
Yukarı bakma diyenlere inat, yeni yılda bazen değil mümkün olan her zamanda doğru olan şeyleri seçebilmemizi diliyorum.
Sevgiyle,
Sevil Özdemir
Yorumlar
Yorum Gönder