Bugün, size bu sezonun en etkileyici oyunundan bahsedeceğim...
Oyunumuz; neşeli, hayat dolu, hayalleri olan, umutlu ve hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulamayan bir sürü genç kadının hikayesi... Devlet Tiyatrosu'nda bu sezon sahnelenmeye başlayan "Bir Peri Masalı Radyum Kızları" ismini ilk duyduğumda ne garip bir isim diye düşündüğümü itiraf ediyorum. Radyumun bir dönem insanların hayatına olan etkilerini, oyunu izlerken hayretler içinde kalarak ve sonrasında da araştırarak öğrendiğimden beri tesiri altındayım...
Ra simgesi ile bilinen Radyum, 1898 yılında Fransız fizikçileri Pierre Curie ve eşi Marie Curie tarafından bulunan, ışın etkinliği çok olan bir element. Karanlıkta parıldayan bu mucize 1918'lerden 1930'lara kadar yüzyılın en önemli keşfi olarak gösterilmiş ve tam bir çılgınlık halini alarak, hiçbir tedbir alınmadan, içme suyundan çikolataya, kozmetikten ilaçlara kadar her alanda kullanılmış... Kadınlar, parlasın diye saçlarına bile sürmüşler... Gün ışığı güçlü olduğu için görünmeyen, gece karanlıkta parlayan bu yeşil ışık, savaştaki ABD askerleri için üretilen saat kadranlarında kullanılmış...
Ve izleyeceğimiz hikaye işte tam burada başlıyor...
1920'lerde Waterbury Saat Fabrikası, saat kadranı boyaması için 500 kadın işçi arandığı ilanını verir. Oyunumuz, işe alınan kadın işçilerden bazılarının hayatları, fabrika, dostluk, mücadele ve hastalıklarını içine alan bir atmosferde sizi koltuklarınıza çivileyerek tam 2 saat 45 dakika gözünüzü ayırmadan izleyeceğiniz bir film sahnesinin içine çekiyor...
20'li yaşlardaki bu genç kadınlar, radyumlu boyaya daldırdıkları fırçanın ucunu dudakları yardımıyla inceltip saatlerdeki rakamları boyarken, fabrikanın bunaltıcı ortamında birbirlerine takılarak kendilerini eğlendiriyor, geçen yıllarda aralarındaki dostluklar derinleşip kader bağı oluşturuyor... Yıllar geçtikçe rahatsızlanmaya başlasalar da fabrikanın gönderdiği doktor, geçici çözümlerle ya da yanlış teşhislerle oyalanmalarına neden oluyor. Fark etmedikleri tehlike ise bir gölge gibi onları takip ediyor... Yıllar sonra, bütün bu rahatsızlıkların nedeninin her gün defalarca maruz kaldıkları radyumlu boya olduğunu fark ettiklerinde hukuk mücadelesine başlamak için güçlü hissetseler de her geçen gün daha da büyüyen radyum çılgınlığına karşı savaş açmak düşündükleri kadar kolay olmuyor...Sevgiyle,
Yazıyı serbestiyet.com'dan okumak için;
Sevil Özdemir
Yorumlar
Yorum Gönder