Ana içeriğe atla

Sezon sonu oyun önerileri...

Bu hafta, sizler için sezonun son listesini hazırladım... Sezon boyunca izlediğim ve etkilendiğim oyunları yazmaya çalışsam da geriye baktığımda, yazmaya fırsat bulamadığım, yoğunluktan gözümden kaçan oyunlar olduğunu gördüm ve sezonun son listesini bu oyunlardan yapmaya karar verdim. Belki son günlerde yakalayıp izleme şansınız olur...

Gülünç Karanlık - Bakırköy Belediye Tiyatroları
Wolfram Lotz'un yazdığı, Nurkan Erpulat'ın yönettiği, Alican Yücesoy, Doğacan Taşpınar, Erol Ozan  Ayhan, Hatice Elif Ürse ve Yelda Baskın'ın rollerini paylaştığı "Gülünç Karanlık" izleyiciyi Afganistan'ın gerçekte var olmayan yağmur ormanlarında tekinsiz bir yolculuğa davet ediyor. Farklı bir rejiyle izleyicinin karşısına çıkan oyun, konusu ve oyuncuların üstün performansıyla izleyiciye unutulmaz zamanlar vaat ediyor...

39 Basamak - Pangar/İn
Patrick Barlow'un John Buchan'ın eserinden uyarladığı, Mehmet Ergen'in yönettiği Demet Evgar, Engin Hepileri, Bülent Şakrak, Okan Yalabık'ın rollerini paylaştığı bu çılgın komediyi izlerken kahkahalarınızı tutamayacaksınız...

Zamanın Durduğu An - Tiyatro Fora
Donald Margulies'in yazdığı, Tufan Karabulut'un yönettiği, Burcu Alp, Tufan Karabulut, Arda Kavaklıoğlu ve Gümeç Alpay'ın rollerini paylaştığı "Zamanın Durduğu An" Ortadoğu'daki savaşın ve terör olaylarının dehşetini belgeleyen gazeteci bir çiftin hayatını mercek altına alıyor...

Mağrur Fil Ölüleri - Semaver Kumpanya
Hakan Tabakan'ın yazdığı, Volkan M.Sarıöz'ün yönettiği, Sarp Aydınoğlu, Sezin Bozacı, İbrahim Barulay ve Uğur Senkeri'nin rollerini paylaştığı "Mağrur Fil Ölüleri" 1969 senesinin yılbaşı akşamında, evli bir çiftin yaşadıkları üzerinden bir döneme mercek tutuyor...

Pencere - Oyun Atölyesi
David Hare'in yazdığı, Birkan Uz'un yönettiği, Esra Bezen Bilgin, Haluk Bilginer ve Kürşat Demir'in rollerini paylaştığı "Pencere" farklı dünya görüşleri olan bir kadın ve adamın, ayrıldıktan 3 yıl sonra bir araya geldiklerinde yaşadıkları yüzleşmeyi usta oyunculuklar ile yansıtıyor...

Yen - Craft Tiyatro
Anna Jordan'ın yazdığı, Çağ Çalışkur'un yönettiği, Bora Akkaş, Berker Güven, İdil Sivritepe ve Neslihan Yeldan'ın rollerini paylaştığı "Yen" tek başlarına büyümek zorunda bırakılmış, bir evin içinde hayatta kalmaya çalışan iki kardeşin, sevgilisiyle yaşayıp arada onları ziyarete gelen alkolik annelerinin varlığının yanında, genç bir kızın komşularıyla tanışmaya gelmesiyle değişen hayatlarını duygudan duyguya sürüklenerek izleyeceksiniz...

Ebedi Barış - Entropi Sahne
Juan Mayorga'nın Immanuel Kant'ın aynı adlı denemesinden esinlenerek yazdığı, Yunus Emre Bozdoğan'ın yönettiği, Rüçhan Çalışkur, Burak Demir, Serdar Yeğin, Olgun Toker ve Baran Güler'in rollerini paylaştığı "Ebedi Barış" bilinmeyen bir yerde, üç farklı cinsten köpeğin değerli beyaz tasmayı elde etmek için verdiği mücadeleyi anlatırken, köpeklerin peş peşe maruz kaldıkları testler günümüzün en dikkat çekici etik ve politik çelişkilerini de gözler önüne seriyor...

Şatonun Altında - Fiziksel Tiyatro Araştırmaları
William Shakespeare'in "Macbeth" eserinden Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal'ın uyarladığı ve aynı zamanda rollerini paylaştığı Güray Dinçol'un yönettiği "Şatonun Altında"da ne kadar süredir orada olduğunu bilmediğimiz sayısız krallığa, savaşa, yıkıma tanık olmuş iki çamaşırcı kadının gözünden Macbeth'in hikayesini izlemeye hazır mısınız? Macbeth'e bir de yerin altından bakın. Pişman olmayacaksınız.

Kaplan Sarılması - Toy
Kemal Hamamcıoğlu'nun yazdığı, Bahar Kerimoğlu'nun yönettiği, Şebnem Bozoklu ve Kerem Fırtına'nın rollerini üstlendiği "Kaplan Sarılması" sürprizlerle dolu bir kadının trajikomik hikayesi. Kadın, çıktığı bu uzun yolculukta "İyi ki buradasın!" diyeceği adam için ya kendisinden vazgeçecek ya da aşktan...

Sevmekten Öldü Desinler - Kadıköy Emek Sahnesi
Murat Mahmut Yazıcıoğlu'nun yazdığı, Berfin Zenderlioğlu'nun yönettiği, Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu ve Pınar Yıldırım'ın rollerini paylaştığı "Sevmekten Öldü Desinler" arabeskin, pavyon ışıklarının, yitip giden masalların mum ışığında, oyuncunun anlatıcıya dönüştüğü bir anti-melodram...

Tiyatro iyidir. İyileştirir!


İnstagram adreslerim: 

Sevil Özdemir 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kan bağı olmayan kız kardeşler...

Kız kardeş candır, kandır, dosttur...  Bir de kan bağı olmadan kardeş bildiklerin vardır. Onlarla öyle şeyler yaşar ve paylaşırsın ki fark etmeden aile olursun... Beraber büyürsün, öğrenirsin, dinlersin, akıl verirsin, sevinirsin, üzülürsün... Kimseyle paylaşmadıklarını paylaşır, kimseye anlatılmayanların seninle paylaşıldığını bilirsin. Zaman önce güvenmeyi, sonra güvenine en sadık kalanların kız kardeşler olduğunu öğretir... Sonsuz bir güvenle sırtını yaslarsın. Bilirsin ki kardeş candır, candan zarar gelmez... Sonra aile genişler, evlenip çoluk çocuğa karışılır... Görünce gözlerinin ışıldadığı, görmediğinde içini sızlatan yeğenler doğar, sevgiyle büyürler... Aile büyüdükçe paylaşımlar artar, bağlar derinleşir... Bir sıkıntın olsa bilirsin ki kimse yoksa onlar var. Bu duyguyu dünyalara değişmezsin... Çünkü, bu dünyanın en güven verici şeyidir... Onların karşına çıkması tesadüf değildir. Bunu hep bilirsin... Kız kardeşler kandır, candır, varlığına hep şükredilenlerdir... K...

Kaybolan Manzara

  "Tadı yok sensiz geçen ne baharın, ne yazın Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın Sarıldım kadehlere, derman olur diyerek Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın..." Nesrin Sipahi'nin sesi, baba yadigarı gramofondaki plaktan tatlı tatlı etrafa yayılıyor. "Kalmadı tesellisi" diyor "Ne şarkının, ne sazın," balkona kurduğu çilingir sofrasında, mavi-beyaz çizgili pijaması ve beyaz atletiyle oturmuş, çok az görünen deniz manzarasına kadehini kaldırıyor, "Sarıldım kadehlere, derman olur diyerekkk..." İçindeki denizi dalga dalga coşturan şarkıya, tüm benliğiyle eşlik ediyor. Yazdan kalma o eylül akşamında, tatlı bir esinti kadehini yalayıp, kulağının arkasından süzülüyor. İçi ürperiyor. Karısı olsa "Üşüteceksin Hilmi Bey, üstüne bir şey giy!" diye söylenirdi. Ona karşılık verir gibi "Ne var sanki bu havada üşütecek. Mis gibi hava, miss," diyor. Kafasını kaldırıp yıldızlara bakıyor. Yıldızlar onu göz kırparak selamlıyor. Nered...

İçimdeki Yaz

  Zamanda yapacağı yolculuktan habersiz, elindeki kitabı dikkatle inceliyor ve "En az on beş sene olmuştur," diye tahmin yürütüyor. Okuduğunu pek hatırlayamıyor ama belli ki onun kitabı, hep yaptığı gibi ilk sayfasına tarih atıp bir de not yazmış. İşte tam düşündüğü gibi, on beş sene öncesinin tarihi. Üniversiteye hazırlandığı sene. "Peruş'un hediyesi" diye de not düşmüş. Hafif bir esintiyle irkilip, yan sandalyedeki şala uzanıyor, burnuna gelen melisa kokusuyla mest olurken bakışlarını balkonun en ucundaki büyük, yeşil saksının içinde, narin bir genç kız gibi süzülen melisaya çevirip "Ahh! Melisa, sakın kokunu sadece rüzgara bırakma," diye tembihliyor ve havada kalan ferahlatıcı kokuyu içine çekiyor. Şalın yumuşak sıcaklığına sarınıp, bir yandan kahvesini yudumlarken karıştırdığı kitabın içinde bir fotoğraf buluyor. Üç kişi var fotoğrafta, ikisinin yüzü kalemle karalanmış. "Kıskanç Serap" diye azarlıyor on beş sene önceki hâlini. Fotoğraftak...