Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu Macbeth bir başka!

Tarih boyunca hırslarına yenik düşmüş hükümdarlar, yöneticiler, askerler, hizmetçiler... Her kesimden bir şekilde hırsına yenilip, hayatının hatasını yapanlar... Gerek tarih kitaplarından gerek ekranlardan gerek ise o kadar egzantrik olmasa da yaşadığımız çevreden tanık olduklarımız yanında, yaşanmış hikayeler dinlediğimiz de olmuştur... Hadi itiraf edin. Bazıları için aman o da amma safmış, hiç öyle yapılır mı? Ben olsam kesin böyle yapardım, diye söylendiğiniz de olmuştur... Özellikle söz konusu iktidarsa, göze alın(a)mayacak şey yok gibi algılamama neden olan çok şey gördüm ve duydum... Dolayısıyla hırs ve hırslı insanlar beni her zaman korkutmuştur. Tuttuğunu koparmak ve azim bunların dışında tabii ama hırstan gözü dönmüş insanlardan uzak durmak önceliklerim arasındadır diyebilirim. Tiyatro tarihinde, hırs üzerine yazılmış en iyi oyunlardan biri çoğunuzun izlemese de okumasa da bir şekilde hakkında bir şeyler duyduğu "Macbeth" tir. William Shakespeare 'in ...

Evren, ihtimaller ve parçacıklar...

Ya sadece hayatlarımız değil de hepimiz birer parçacıktan ibaretsek? Uzay boşluğunda rastgele oraya buraya fırlatılmış küçük parçacıklardan biriysek? Yaşadığımız hayatta verdiğimiz kararların hiçbir önemi yoksa ve yaşanacak onlarca sonuçtan birini yaşıyorsak sadece... Peki, bizler birey olarak başka başka paralel evrenlerde, başka hayatlar yaşamaya devam ediyorsak... Böyle bir şey mümkün müdür sizce? Paralel evrenle ekranda tanışmam uzun yıllar önce izlediğim bilim kurgu dizisine denk düşer... Çok saçma görünse de bir o kadar da ilginç gelmişti bu düşünce bana... Kahramanlarımız bir ilişkiye başlamak üzeredir ve ikisi de birbirlerini tanıyormuş hissindedir, geçmişe dair konuştuklarında; bir dönem aynı mahallede oturdukları hatta aynı dönemlerde aynı okulun farklı bölümlerinde okudukları ve bunun gibi bir sürü tesadüfler ortaya çıkar... Paralel evrende birbirlerinden habersiz bir hayat sürdüklerini fark ederler... O dönemde gerçekten böyle bir şey olabilir mi diye düşündüğümü hatı...

Geçmişe açılan “pencere”

Geçmişe açılan pencerelerle dolu hayatlarımız. Birçok anıda o pencereler dikilir karşımıza... Bazen isteyerek bazen zorunlu bazen de tesadüfen o pencereleri açıp bakmışlığımız vardır geçmişe doğru... Ne güzel günlerdi denilen anıların yanında, bir daha karşılaşmayı ummadığınız, bilinçaltının en derinine ittiğiniz şeylerle de karşılaşmak olasıdır bu pencerelerin açıldığı o kocaman boşlukta... Peki, hiç ummadığınız bir gün sıkıca kapattığınız o pencereden, unutmayı başaramadığınız hayatınızın aşkı içeri girse neler olurdu? Öylece unutulur muydu yaşananlar yoksa mücadele mi edilirdi ikinci bir şans için? Bunca zaman sonunda değişmeden kalabilir mi iki insan? Peki hiçbir şey yaşanmamış gibi tekrar birlikte olabilirler mi? Oyun Atölyesi 'nin sezon sonunda sahnelemeye başladığı "Pencere" oyununu izledikten sonra aklıma takılan sorulardan bazıları bunlardı... "Pencere" sahneleneceğini duyduğum andan itibaren beni heyecanlandıran ve itiraf etmeliyim ki, beklentimin ...