Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kan bağı olmayan kız kardeşler...

Kız kardeş candır, kandır, dosttur...  Bir de kan bağı olmadan kardeş bildiklerin vardır. Onlarla öyle şeyler yaşar ve paylaşırsın ki fark etmeden aile olursun... Beraber büyürsün, öğrenirsin, dinlersin, akıl verirsin, sevinirsin, üzülürsün... Kimseyle paylaşmadıklarını paylaşır, kimseye anlatılmayanların seninle paylaşıldığını bilirsin. Zaman önce güvenmeyi, sonra güvenine en sadık kalanların kız kardeşler olduğunu öğretir... Sonsuz bir güvenle sırtını yaslarsın. Bilirsin ki kardeş candır, candan zarar gelmez... Sonra aile genişler, evlenip çoluk çocuğa karışılır... Görünce gözlerinin ışıldadığı, görmediğinde içini sızlatan yeğenler doğar, sevgiyle büyürler... Aile büyüdükçe paylaşımlar artar, bağlar derinleşir... Bir sıkıntın olsa bilirsin ki kimse yoksa onlar var. Bu duyguyu dünyalara değişmezsin... Çünkü, bu dünyanın en güven verici şeyidir... Onların karşına çıkması tesadüf değildir. Bunu hep bilirsin... Kız kardeşler kandır, candır, varlığına hep şükredilenlerdir... K...

Romeo ve Juliet'in üç boyutlu dünyası

"Bir kitap okudum, hayatım değişti!" denir ya ben bir gösteri izledim, hayatım değişmedi ama daha önce izlediğim bütün kötü uyarlamaları ve izlerini silip süpürdü... Repliklerini bile ezbere bildiğimiz neredeyse her sene yeni bir uyarlamasını izlediğimiz bugüne kadar sayısız kez bale, film, müzikal ve opera olarak sahnelenen Shakespeare 'in 420 yıllık eseri " Romeo ve Juliet" ten bahsediyorum. Shakespeare'in ülkemizde en çok sahnelenen oyunlarını listelesek ilk üçe gireceği kesin olan Romeo ve Juliet'in bu kez İtalyan bir grup tarafından uyarlanan 3 boyutlu müzikalini seyrettim. Aslında buna pek seyretmek denemez, bütün salon tabiri caizse ağzımız açık sahneye kilitlendik… "Shakespeare'in eserleri klasik sahnelenmeli" diyen bazı otoritelerin aksine ben, eserin özüne zarar vermeden, teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, seyirciye farklı bir algı yaşatacak her deneyime açık olan taraftayım. Benim için bu gibi durumlarda en önemli ölçü...

87. Oscar Ödülleri'ne bir bakış...

Bu yıl 87 'si düzenlenen Akademi Ödülleri 'nde sona yaklaşırken heyecan sürüyor... 22 Şubat 2015 'te sinema ve dizi oyuncusu Neil Patrick Harris 'in sunumuyla gerçekleşecek olan gecede "The Grand Budapest Hotel " ve "Birdman" 9 adaylıkla törene damga vuracak gibi görünüyor. 8 adaylıkla "The Imitation Game" 6 adaylıkla "American Sniper" ve "Boyhood" 5 adaylıkla "The Theory Of Everything" "Foxcatcher " ve "Whiplash" ise pek geri kalacak gibi durmuyor. Sinemaseverlerin törenle ilgili tahminleri vardır diye düşünüyorum. Ben, her sene tahminlerimi not olarak çıkarır ve törende karşılaştırırım. Bakalım bu yıl tahminlerimiz tutacak mı? Sırasıyla önemli kategorilere bir göz atalım… EN İYİ FİLM American Sniper Birdman Boyhood The Grand Budapest Hotel The Imitation Game Selma The Theory Of Everything Whiplash Oscar'ın önemli ayaklarından olan Ace Eddie, Goldon Globe, BAFTA gibi ödüll...

Kayıp kız (Gone girl)

"Kayıp Kız" David Fincher 'ın son filmi. Bilmeyenleriniz varsa kendisi "Yedi, Dövüş Kulübü, Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" gibi filmlerin efsane yönetmenidir. Gillian Flynn 'ın romanından uyarlanan f ilmin IMDb puanını gördüğümde (8,2) açıkçası abartıldığını düşünmüş, izlenecekler listeme ekleyip sonra da unutmuştum ta ki "Oscar" adayları açıklanana kadar... Gerçi adayları izlemeye başladığımda bile hep erteledim. Neden bilmem pek izleyesim yoktu bu filmi ama geçen akşam izledim ve gerçekten bütün puanları fazlasıyla hak ettiğine ikna oldum. Y ine mi bir klişe? diye söylenmeye başlayacakken her şey değişiyor... Kurgu çok iyi... Oyunculuklar çok iyi... "Ben Affleck" hastası değilimdir ama bu filmde beğendim. Yan roller de gayet iyi. Konu bütünlüğü, seyirciyi şaşırtma, ters köşe hepsi var filmde ama en çok "En İyi Kadın Oyuncu" dalında aday olan "Rosamund Pike" ı beğendim. Diğer adaylardan "Julian...

Başlangıç;

Her başlangıcın, söylenecek bir ilk sözü varmış gibi gelir... Sanki o söylenmeden yapılacak her şey eksikmiş gibi... Hıımm tam olmamış sanki der gibi... Bu "Blog" başlangıcı için de bir şeyler söylemek gerek... Çevremdeki insanların, o kadar geziyorsun niye bunları yazmıyorsun söylemlerinden etkilenip, evet ya ben de bir şeyler yazsam fena olmaz aslında diyeli üç yıl olmuş. Üç yıldır fırsat bulup hiçbir şey yazmadığımı fark etmem ise epey zamanımı aldı :) Sonrasında da sadece yazılarımı değil çektiğim fotoğrafları da paylaşabilirim. Hayatın içinden her şey olabilir diye düşünerek ve eskisini o kadar da beğenmediğimi fark ederek yeni bir blog edinmem ve nihayet ilk sözü söylemem tam da şimdiye denk geldi. Her şey niyet etmekle başlarmış ya... Benim niyetim gayet iyi :) Paylaştıklarım keyifle okunsun, güzelliklerle buluşmak nasip olsun. Bakalım zaman yolculuğunun bir yerinden, geriye dönüp baktığımda ne anılar biriktirmiş olarak bulacağım kendimi... Hep güzel ve anlamlı b...