Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Umudun Rengi

  Selin, uzandığı şezlongda hasır şapkasının gölgesinden seyrettiği gökyüzüne bakarak, "Ne kadar umutlu bir mavi," diye düşündü. Tam o sırada, daha önce varlığını fark etmediği bir bulut kümesi görüş alanına girerek, telaşsızca dans etmeye başladı. Pamuk yığınına benzeyen bulutlar, sonsuz maviliğin içinde biraz nazlanarak süzüldü ve sonra geldiği hızla gözden kayboldu. Güneş ışınlarının bedenine hücum ettiğini hissettiğinde, "Bulutların veda dansı," diye söylendi. Neyse ki güneş kremini sürmeyi ihmal etmemişti.  Eylül sakinliğinin yaşandığı sahilde, uzaktan gelen hafif müzik sesi, denizin kıyıyı sakince okşaması, güneşin bile anlayışla dokunduğu bedeniyle uzanmış, aylardır eline alıp alıp bıraktığı kitabı sonunda bitirmişti. Hüzünlü bir kitaptı bu. Belki de bu yüzden bir türlü bitirememişti. İsimsiz bir kadının, onu hatırlamayan adama olan aşkını anlattığı bir mektup, son mektuptu… Gözlerini kapadı ve kadının yaşadığı ümitsizliği, hayal kırıklığını ama yine de vazge...

Kaybolan Manzara

  "Tadı yok sensiz geçen ne baharın, ne yazın Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın Sarıldım kadehlere, derman olur diyerek Kalmadı tesellisi ne şarkının, ne sazın..." Nesrin Sipahi'nin sesi, baba yadigarı gramofondaki plaktan tatlı tatlı etrafa yayılıyor. "Kalmadı tesellisi" diyor "Ne şarkının, ne sazın," balkona kurduğu çilingir sofrasında, mavi-beyaz çizgili pijaması ve beyaz atletiyle oturmuş, çok az görünen deniz manzarasına kadehini kaldırıyor, "Sarıldım kadehlere, derman olur diyerekkk..." İçindeki denizi dalga dalga coşturan şarkıya, tüm benliğiyle eşlik ediyor. Yazdan kalma o eylül akşamında, tatlı bir esinti kadehini yalayıp, kulağının arkasından süzülüyor. İçi ürperiyor. Karısı olsa "Üşüteceksin Hilmi Bey, üstüne bir şey giy!" diye söylenirdi. Ona karşılık verir gibi "Ne var sanki bu havada üşütecek. Mis gibi hava, miss," diyor. Kafasını kaldırıp yıldızlara bakıyor. Yıldızlar onu göz kırparak selamlıyor. Nered...