Kızı içeriden "Anneee! Sarı bluzumu bulamıyorum" diye sesleniyor. Suna, elindeki telefondan gözünü ayırmadan "Kirli sepetinde olabilir" diye karşılık veriyor. Bu aşamayı geçerse işi kolaylaşacak, hiç bu kadar ilerlememişti. Nazlı, bir hışımla salona girip, buruşuk bluzu annesinin yüzüne doğru sallayarak "Anne yaaa! Daha iki gün önce sana kızlarla buluştuğumuzda bunu giyeceğimi söyledim ve yıkamanı rica ettim. Sen de tamam demedin mi?" diye bıkkın bir sinirle söyleniyor. Ekrandaki renkli şekerlerin beş tanesini yan yana getirip patlatarak, zorlu bir aşamayı geçmenin verdiği muzaffer gülümsemeyle başını kaldıran Suna, kızının yüzüne doğru salladığı bluzun, az önce patlattığı şekerlerle aynı renk olduğunu gördüğünde bu bir işaret olmalı diye düşünüyor. "Sarı renkleri daha çok yan yana getirmeliyim!" Yüzüne dik dik bakan kızını daha fazla kızdırmamak için "Unutmuşum Nazlıcım, sen kısa programla makineyi çalıştır, bitince kurutucuya atarız, akşam...
Söz uçar, yazı kalır!